ÇOCUK GELİŞİMİ, EĞİTİM ÖĞRETİM, ÖDÜL VE CEZA
15 Yıllık bir sınıf öğretmeni olarak,
tecrübelerimden yaptığım bazı çıkarımlardan çocuklarımızın gelişiminde ödülünde
cezanın da yeri önemlidir. Bazen bir ödül bazen de bir ceza bile öğretebilmekte
eğitebilmektedir. Bu makalemde birikimlerimden özetlediklerimi yazmak
istiyorum.
Yazmadan önce uzun uzun düşündüm, makaleye
hangi noktadan başlamalıyım. Okulların ilk açıldığı gün aklıma geldi, yapılan
ilk törende ve sınıflara girildiğinde söylenen ilk cümle ‘’eğitim öğretim yılı
hayırlı olsun’’ bu cümlede eğitim kelimesinin öğretim kelimesinden önce
kullanılması tesadüf değildi bence.
EĞİTİM ÖĞRETİMDEN ÖNCE Mİ GELİR?
Elbette eğitim öğretimden önce
gelmektedir ve gelmelidir. İyi bir öğrenci nasıl olunur nasıl olmalıdır? Okul
ve çevre kuralları nelerdir, nasıl uymalıyız? Büyüklere saygı, küçüklere
sevginin önemi, nasıl ders çalışılır, nasıl ödev yapılır? Çocuklara bilgi
öğretmekten önce nasıl öğrenilir onu öğretmek…Tüm bunlar eğitim ile verilir.
Ama bu eğitim konusunu göz ardı edilerek sadece öğretimle uğraşan
meslektaşlarımız daha sonra
‘’disiplinsiz yaramaz söz dinlemeyen bir sınıf oldular çıktılar’’
demektedirler. Bunun tersi davranan meslektaşlarımız da olmaktadır. ‘’sus
konuşma, kalkma otur ,sağa bakma, sola bakma, ağzını açma, gözünü kapatma
‘’ gibi kalıplaşmış kelimeler kullanarak
sözüm ona mum gibi olmuş sınıflar yetiştiriyorlar. Çok çalışkan bir sınıf değil
ama en azından terbiyeli bir sınıf… bu mantıkla mı teknolojiyi bilimi
kovalayacağız. SANMIYORUM…
Bir de çok duyduğum ama hiç
hoşlanmadığım bir cümle vardır. ‘’Biz eskiden öğretmeni gördüğümüzde yolumuzu
değiştirirdik.’’ Bu cümlenin neresinde samimiyet neresinde bir güzellik
neresinde bir disiplin vardır. Bu cümlenin doğrusu şu olmalıydı…’’Öğretmenimi
görünce yolumu değiştirip onun yanına gidip ona sarılırdım.’’
EĞİTİMDE ÖDÜL VE CEZANIN YERİ NEDİR?
Eğitim de ödülün de cezanın da yeri
vardır. Ceza dediğimde bazı arkadaşlarım beni yanlış anlamasın cezadan kastım
‘’ tokadı yapıştırmak, vurunca yere düşürmek, asmak, kesmek.!!!’’ , değil. Biz
eğitimciler öğrenciyi ne zaman ödüllendirip ne zaman cezalandıracağımızı iyi
bilmeli o ince ayarı iyi yapmalıyız. Ödülü söz vermişsek öğrenci hak ettiğinde
ödülü verilmeli, cezadan bahsetmişsek ceza gerektiğinde de ceza uygulanmalıdır.
Ama asla unutulmamalıdır ki, ceza da öğrenci yada çocuğumuz bunun nedenini net
olarak bilmelidir. Ödül de yerini bulmalı ödülü alan çocuk ödülün tadını
çıkarabilmelidir. Ödülü vereceğimiz çocuğun verilen ödülden keyif almalıdır.
Yine cezada da anlamsız yersiz cezalar kullanılmamalıdır. Mesela normalde hiç
bilgisayarla zaman geçirmeyen çocuğa ceza olarak bilgisayar kullanmama
verilmemelidir. Tekrar vurgulamak istiyorum ceza alan çocuk nedeninin net
olarak bilmeli. Aynı durumda aynı cezayı alabileceğini bilmelidir.
Başarısız olmuş bir çocuğa yaklaşımımız da
ölçülü yapıcı olmalıdır. Örneğin; bir sınavdan başarısız olmuş bir öğrenciye
‘’beni çok üzdün, bunu senden beklemezdim, hayal kırıklığına uğrattın artık
sana güvenmiyorum, çok tembelsin ‘’ gibi sözlerle çocuğu sadece manevi olarak kaybederiz. Bu cümle şu şekilde olsa daha
farklı bir etki yapardı’’ Bu sınavda düşük not almışsın ama ben senin daha iyi
alabileceğine inanıyorum çalışırsan puanın ve başarın yükselecektir. Sadece
biraz daha dikkatli olmalısın ve biraz daha fazla çalışmalısın, benim oğlum
yada kızım isterse bunu yapar.’’ Bu sözler çocukta daha etkili olacaktır.
Sözün özü ödül de ceza da yapıcı ve etkili
olmalıyız. Ödülden yada cezadan bahsetmişsek mutlaka uygulamalıyız. Ödül de
ceza da tutarlı ve seviyeli olmalıyız. Veremeyeceğimiz ödülden de cezadan da
bahsetmeyelim.
Çocuklarımız hem kendilerinin hem de kendi
çocuklarının gelecekleridir.
Murat
TÜRKAN (Blog Yazarı)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder